18 Eylül 2011 Pazar

mortanca ve bebişi....

Mortancayla uzun zamandır ilgilenemiyorum çünkü dolu dolu, heyecanlı günler hatta aylar geçiriyorum.

Ne zamandır beklediğimiz bebeğimiz yolda. Başlarda riskli geçsede şu sıralar daha iyi geçiyor bu süreç. Bol bol nette araştırmalar, doktor kontrolleri, alışveriş listeleri, hastane seçimi vs. gibi şeylerle dolu bir kafa ve gitgide büyüyen bir karınla beraber şişkolaşan mortanca:)

Çok farklı bişeymiş bebek beklemek bunu anladım. Başlarda pek bişey hissetmemiştim ama içimde kıpır kıpır hareket etmeye başlayınca çok değişik duygular hissetmeye başladım. Tüm bebek bekleyenlerle beraber benim bebeğimde sağlıklı sıhhatli bir şekilde dünyaya gelir inş.

27 Şubat 2011 Pazar

Beyaz Zerafet...








Taktım bu beyaz mobilyaya...Ama takılmayacak gibi mi baksanıza resimlere....Zamanında neden beyaz mobilya almamışım ki..Aslında mobilya derken yemek odası takımını kastediyorum. Yoksa koltuklarımdan memnunum....

E şimdi kalkıp yeni mobilya alamayacağımıza göre bende boyatma gibi alternatiflere bakmaya başladım netten...Zaten yavaştan eşime de çıtlatıp bir nabız yokladım...Yani pek gönlü yok ama işte biraz itekleyerek falan yanaşacak gibi gibi:))

Ankara da Sitelerde varmış boyayan yerler..Araştıracağımdır biraz daha bakalım...

28 Ocak 2011 Cuma

İnci kolye ve bileklik seçmece..










 Kayınvaldem umreye gidince biz gelinleride fırsat bilip inci takımı sipariş ettik kendisine. O da getirdi sağolsun. Şimdi inceledim netten meğer ne güzel inci takımlar varmış...Kolye ve bileklik için çok güzel altın uçlar da var. Hele alttaki bilekliğe bayıldım. E şu altın fiyatları da biraz düşse süper olacak...

6 Ocak 2011 Perşembe

5 kuruşluk bir hikaye çoook kuruşluk şükürrr….

İşten çıkmışım. En kestirme yoldan eve gitmek istiyorum. Bu da ancak iki vasıtayla mümkün: bir otobüs ardından da dolmuşa binerek.

Otobüse bindim. Ama halk otobüsü idi. Cüzdanımı açtım ki ne göreyim. 3 lira 50 kuruş bi de daha ufak cinsten bozukluklar. Tüh para çekmeyi unutmuşum. 1.85 lira otobüs. Neyse verdim parayı aldım üstünü. Oturunca yerime çıkardım bakim ne kadar param var. 1 lira, 50 kuruş, 10 kuruş ve 4 tane 5 kuruş yani 1.80 lira. Dolmuş ise 1.85. yani 5 kuruş eksik. Parayı bi daha saydım. Bi daha cüzdanımı karıştırdım bi 5 kuruş bulma ümidiyle ama yok. Ceplerime baktım bir ümit yok. Off ya şimdi eksik para mı vercem dolmuşa dedim içimden. Ya derim helal et falan. Altı üstü 5 kuruş değil mi? Ama şimdi beklide adam istemeye istemeye “helal olsun abla” falan diyecek. (Şimdi yazarken ne duyarlıymışım diye düşündüm bir an. Yani tamam duyarsız da değilim de yani her konuda böyle olsam keşke.)

Ayy bir türlü içime sinmedi napsamki diye düşünüyorum. Şimdi dolmuşa bineceğim yerde otobüs durağıda var ama. Otobüs gelecek tıklım tıkış ve üstelik yol süresi iki katına çıkacak. Zaten ben yol kısalsın diye iki kere indi bindi yapacağım. Yoksa zaten o durağa gelecek otobüse en baştan binebilirdim yani. Üffff neyse boşver ya. Otobüs kartım var nasılsa otobüse bineyim bari diye düşünerek indim otobüsten. Ah bu beş kuruş var ya bu beş kuruş. Başka zaman yüzüne bakmazdım ama şimdi lazımsın işte. Otobüs durağında bekliyorum. Ama gözüm dolmuşta diğer yandan. Napsam ki diye de düşünüyorum. Bi baktım tam da benim eve giden dolmuş gelmesin mi? Offf ya.

Neden bilmiyorum heralde bir ümit tekrar cebime attığım paraları çıkardım saymaya başladım. Bir baktım 1.85 . Nasıl olur ya!!! Bir daha saydım. Gerçekten de 1.85. inanamıyorum hala. 5 kuruşları yanlış saymışım demekki. Hemen attım kendimi dolmuşa. Uzattım parayı. Oturdum yerime ama nasıl mutluyum:))

Sonra bir şaşkınlık ve akıl karışıklığı içinde düşünmeye başladım. Paraları saymıştım o kadar halbuki nasıl görmedim o beş kuruşu ben. Hay Allahım ya. Demek ki önce bir beş kuruş için üzülüp sonra da o beş kuruş için sevinmem gerekiyormuş. Rabbim dedim beni yolda bırakmadın. Ya param hiç olmasaydı. Yani parasız kalkmak çok acı bir şey olmalı. Şükür ki hiç parasız kalmadım. Ama bir beş kuruşun bile kıymetini bilmek gerekiyormuş işte. Bulamayınca daha iyi anladım.…